Nasıl mı olur? Toyi’den Elif Atmaca, Sıfır Atık okuyucularına anlatıyor!
Toyi, 6-99 yaş arası -evet yanlış yazılmadı doksan dokuz yaş- tüm çocuklara; etraflarında bulunan her türlü nesneyi istedikleri oyuncaklar haline getirme fırsatı sunuyor. Yani Toyi sayesinde kullanılmış bir su şişesi anında uçuşa hazır bir uçağa dönüşebilir!
Toyi, çocuklara problem çözme, duygularını ifade etme gibi temel bilgi ve becerileri kazandırmak; hayal gücü ve yaratıcılıkları gelişmiş, üretken ve özgüvenli bireyler olmalarını sağlamak için, Elif Atmaca ve Ögeday Uçurum tarafından 2017 yılında kurulan bir sosyal girişim. Bugüne geldiğimizde Toyi, Dünya’nın dört bir yanında; cinsiyet, dil, coğrafi konum ve sosyoekonomik farklılıklar gözetmeden ve atıkları değerlendirerek daha ulaşılabilir oyuncaklar sağlıyor.
Toyi oyuncak endüstrisindeki üretim ve tüketim alışkanlıklarından oldukça farklı bir konumda, bu perspektiften bakarak Toyi’nin varoluş hikayesi nedir ve varoluş sebebini nasıl anlatırsın?
Çocukluğumu şehirden şehre taşınarak dezavantajlı bölgelerde çocukların yaşadıklarını deneyimleyerek geçirdim. Bu şekilde büyümek, zor şartlarda çocuk olmanın ne hissettirdiği ve bu şartlarda çocukların ne gibi ihtiyaçlarının olduğu konusunda hep hassas olmama neden oldu. Üniversitedeyken dezavantajlı çocuklarla birçok farklı atölye ve etkinlikte gönüllü sanat eğitmenliği yapmamın altındaki motivasyon da buydu. Bu atölyelerde, çocukların hayal dünyasının ve yaratıcı becerilerinin ne kadar geniş olduğunu daha yakından keşfetme şansım oldu. Ancak şunu da fark ettim ki çocuklar yaş aldıkça ezbere daha çok yöneliyorlar ve yaratıcı becerileri azalıyor. Bir tasarımcı olarak çocukların hayal güçlerini tetikleyecek bir araç ortaya çıkarmak istediğime karar verdim. Ve bunun sonucunda da Toyi fikri ortaya çıktı.
“Özellikle dezavantajlı çocukların olduğu bölgelerde çocuklara istedikleri oyuncağı ulaştıramıyoruz, o zaman çocukların etraflarındaki her şeyi oyuncağa çevirmelerini sağlayacak bir şey yapalım” dedim ve 2017 yılında bu fikri Ögeday Uçurum’la birlikte bir sosyal girişime çevirdik. Bu fikirden yola çıkarak hayata geçirdiğimiz Toyi’yi şehir yaşamı, okul başarısı baskısı, ebeveyn yönlendirmeleri ve oyuncak sektörünün kısıtları derken yaratıcılıklarını kullanamayan tüm çocukların faydalanabileceği şekilde geliştirdik ve hedef kitlemizi aslında tüm çocuklar olarak genişlettik.
Sıfır Atık anlayışının da parçası olan yeniden kullanma “re-use” alışkanlıklarını çocuklara kazandırmak oldukça kıymetli. Her gün gördükleri objelerden oyuncaklar yapma fikrine çocuklar nasıl tepkiler veriyorlar?
Toyi’nin tüm süreçlerinde sürekli çocuklarla birlikte çalışıyoruz. Bugüne kadar özel okullar, devlet okulları, mülteci kampları, kreşler gibi birçok farklı hedef gruplarıyla çalıştık. Bütün atölyelerde gözlemlediğimiz ilk şey çocukların keşif sürecine hemen başlamaları. Toyi, sınırsız, yönergesiz, dilsiz bir kit olduğu için keşif süreci hemen başlıyor. Atölye öncesinde çocuklara oyuncak yapmaları için şişe, karton kutu vb. malzemeler getirmelerini söylüyoruz. Çocuklar atölye öncesinden ”çöplerini” biriktirmeye başlıyor. Bu sayede etkileşim aslında gündelik yaşamlarından başlıyor. Çocuklar atölyede kendi çöplerinden oyuncak yaptıkça artık o çöplere başka bir gözle bakıyorlar. Bu sayede erken yaşta ileri dönüşümle tanışıp, bakış açılarını değiştirmiş oluyorlar. Hatta atölyeler sonrasında çöpten yaptıklarını oyuncakları odalarının baş köşesinde sakladıklarını bile gördük ?
Atölyelerde aslında yapılandırılmış, adım adım ilerleyen bir akış yok. Malzemelerle Toyi parçalarını nasıl kullanabileceklerine dair ipuçları verdikten sonra çocukları tamamen serbest bırakıyoruz. Bu sayede kendi yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilecekleri bir ortam sağlamış oluyoruz. Önlerine bitmiş bir oyuncak koymak veya neyi nasıl yapacaklarını adım adım göstermek yerine kendi oyuncaklarını tasarladıklarında o oyuncakla başka bir bağ kuruyorlar. Her oyuncak onu tasarlayan, üreten miniğin kendi hikayesini yansıtmış oluyor. Ayrıca hem keşif sürecinde hem de oyuncaklarını yaparken kendi aralarında etkileşime girerek birbirlerine yardım ediyorlar. Hatta arkadaş oyuncaklar yapan veya aynı gezegenden gelen uzaylılar yaratan çocuklar, hikayelerini paylaşarak ortak bir hikaye kurguluyor. Atölye sonunda bu hikayeleri dinlemek bizim için günün en güzel anlarını yaratıyor.
Kickstarter projesiyle fonlama sağlayarak başarılı bir seri üretim sürecine geçtiniz. Peki ya Toyi kitlerinin seri üretiminde sürdürülebilirlik adına aldığınız sorumluluklar neler?
Seri üretime geçmek daha fazla çocuğa ulaşabilmemiz için bizim için önemli bir adımdı. Kickstarter üzerinden Dünya’nın farklı yerlerderinden insanların desteği ile bunu gerçek kılmak daha da anlamlı oldu. Geri dönüştürülebilen malzemeler kullandığımız için üretim aşamasında çıkan artık tüm parçaları tekrar öğüterek kullanabiliyoruz. Bu da bize atıksız bir üretim süreci sağlıyor.
Bir yanda da farklı malzeme denemeleri yapmaya devam ediyoruz. Hedefimiz tüm parçaları biyoplastik malzemeden üretmek. Bu konuda deneyimli olan herkesle fikir alışverişi yapmayı çok isteriz. 🙂 Özellikle plastik üretimi ve kullanımının ülke politikaları seviyesinde sınırlandırılmaya başlandığı yakın gelecekte oyunun ve oyuncağın geleceği hakkında ekip olarak nasıl öngörüleriniz ve tabii buna bağlı olarak nasıl planlarınız var?
Ne yazık ki oyuncak sektörü çok erken yaşta çocukların oyun ve tüketim alışkanlıklarını etkiliyor. Collectable dediğimiz koleksiyon oyuncakları vb. oyuncaklar ambalajından ürüne kadar neredeyse tek kullanımlık bir hal aldı. Oyuncak paketinden çıkıyor ve birkaç saat sonra paketiyle birlikte kullanılmamak üzere bir köşeye bırakılıyor. Oyuncak sektörü hala bu ürünlerle ilerlemeye çalışsa da bilinçli ebeveynler artık alternatifler aramaya başladı. Geleneksel olarak senelerdir pazarda olan oyuncakların yanında artık çevre dostu malzemelerden üretilmiş eco-toys dediğimiz alan ilgi görmeye başladı. Biz de pazarın giderek bu alana yöneleceğini düşünüyoruz, yönelmesi gerekliliğini vurguluyoruz ve farklı malzeme denemelerini gündemde tutuyoruz. Bir yandan da tasarımcıların tek kullanımlık oyuncaklar yerine kullanım ömrü uzun, oyun sürecini uzun süre devam ettirebilecek oyuncaklar tasarlama yaklaşımı da kullanım ve tüketim yaklaşımını değiştirmek için önemli bir rol oynuyor. Ayrıca oyuncak paylaşımı için platformlar kurulması veya bunun teşvik edilmesi gibi konularda yine bu konuda atılmaya çalışılan adımlardan. Hangi malzemeden olursa olsun bilinçli tüketim olmadıkça bu sorunların devam edeceğini düşünüyoruz. O yüzden erken yaşta çocuklarda bu bilincin oluşmasını ve ailelerinde geç olmadan bunun farkına varması için elimizden geldiğince sözcülüğünü yapıyoruz.