Son zamanda sayıları hızla artan, sürdürülebilir yaşam adı altında paylaşımlar yapan sosyal medya hesapları çıkıyor karşımıza sık sık. Metal pipetlerle hazırlanmış havalı bir smoothie, avokadoların sarılı olduğu balmumu paketler, açık raflarda sergilenen, üzerleri tebeşir etiketli tahıl kavanozları ile dolu devasa bir mutfak. Soluk bir filtre ile pastoral bir hava verilmiş güzel bir Instagram fotoğrafı oluşturabilir tüm bu sıraladıklarım. Sürdürülebilir bir yaşam sürdüğünü iddia eden blog yazarları, Instagram için her gün estetik fotoğraflar ortaya çıkarma kaygısı ile aslında sürdürülebilir yaşamla hiç de alakası olmayan materyalist bir dünya yaratıyorlar farkında olmadan. Gerçek dünyanın büyütecinden bakıldığında, bu doğal görünümlü ama ‘sıfır atık’ uğruna tonlarca para harcanmış araç gereçlerin çok büyük bir kısmına hiç de gerek yok aslında. Dışarıdan bakarak, kısacası bu hesapların takipçisi olarak sıfır atığı hayatlarında uygulamak isteyen kişilere ise hiç de gerçekçi olmayan bir sürdürülebilir yaşam resmi çizilmiş oluyor. Doğal olarak bu kişiler de yanlış bir algıya kapılıyor: “Sürdürülebilir yaşam pahalıdır.”
Evet, o bloglarda gördüğünüz paslanmaz çelik bardaklar, yemek kapları, ‘doğa dostu’ temizlik ürünleri ve aklınıza gelebilecek birçok şeyin sofistike, sürdürülebilir hali için tonlarca para harcayacabilirsiniz, ancak sürdürülebilir yaşamınız, maddi olarak hiç de sürdürülebilir olmaz. Gerçek bir ‘sıfır atık’ algısı tüm bu şaa şanın uzağında, tam aksine var olanla basit çözümler yaratmaktan ibaret. Aslında bu yaşam tarzını çok da uzaklarda aramamak gerekiyor, uzun yıllar boyu anneannelerimiz, hatta bizler bu şekilde yaşadık. Kültürümüzün bir parçası olan israf etmeme yaklaşımı ile yakın zamana kadar oldukça sürdürülebilir bir yaşam sürdürüyorduk. Yiyecek artıkları çabucak bir sebze çorbasına dönüşür, sirke gayet etkili bir temizlik malzemesi olur, dolaplar dolusu kıyafet satın alınmaz, eldeki tüm eşyalar uzun yıllar boyunca kullanılırdı.
Sahip olduğumuzun üzerine daha fazlasını eklememize gerek yok, evet, ama aynı zamanda var olanları da atacak değiliz. Plastiğe karşı açılan savaşta tabi ki elimizden geleni yapacağız, ancak bir anda düşman kesilip evinizdeki plastik ürünleri çöpe atmanıza da gerek yok. Var olanları uzun süre kullanmaya, yeniden işlevlendirmeye, zamanlarını dolduklarında doğru şekilde geri dönüştürüldüklerinden emin olmaya çalışmalısınız. Yeni bir şey satın alacağınızda ise bu sefer gerçekten plastiğin alternatiflerine yönelmekte fayda var, cam, ahşap gibi birçok seçenek bulunuyor. Genel anlamda var olan yaşam tarzımızın değişim gerektiren tarafı, tüketim alışkanlıklarımız. Yeni bir şey almadan önce iki defa düşünmek, o ürüne gerçekten ihtiyaç duyup duyulmadığını değerlendirmek ve gerekli değilse satın almamak, ya da almamız gerekiyorsa da çevre için daha zararsız seçeneklere yönelmek, sonunda daha az atığın oluşmasını sağlayacaktır. Zaten bu şekilde harcamalarımız büyük ölçüde azalacak ve sürdürülebilir yaşamın sanıldığı gibi pahalı olmadığı, hatta doğru şekilde uygulandığında tasarruf sağlayacağı ortaya çıkacaktır.
Uzun lafın kısası, gerçek bir sıfır atık yaşam zaten ‘sıfır’ atık değildir, olabildiğince az, sıfıra yakın atık meydana getirmektir. Az harcamak, az tüketmek, az israf etmektir. Bu yüzden de, sürdürülebilir yaşam pahalı değildir! Olmamalıdır. Eğer öyleyse, bilin ki bir yerlerde yanlış yapılıyordur.