Hava kirliliği artık sigara, yüksek tansiyon ve diyetten sonra dünyadaki en büyük dördüncü katil olarak gösterilmektedir. Her yıl 6 milyondan fazla ölüme neden olmaktadır. Bu ölümlerin çoğu fakir ülkelerde meydana gelmektedir ve ne yazık ki hızla büyüyen şehirleşmeyle hava kalitesi giderek daha da kötüleşebilir.
Dünya nüfusunun yarısından fazlası artık şehirlerde yaşıyor. 2050 yılına kadar bu oran üçte ikiye ulaşacak. Daha çok insan kırsal alanlardan şehirlere taşındıkça, yollarda daha fazla araba, evlerin ve iş yerlerinin yakınında daha fazla trafik tıkanıklığı olacaktır ve yeşil alanlar azalacaktır.
Hava Kirliliği
Şehir sakinleri evden işe, işten eve giderken maruz kaldıkları dumandan ve kirli havadan çoktan muzdarip olmuş durumdalar. Dışarıda yürümek, egzersiz yapmak ve kirli havayı solumak yerine bazı insanların içeride kalmanın daha sağlıklı olduğunu düşündüğü bir noktaya gelmiş olmamız ise çok acı.
Ülkeler, politik liderler, uzmanlar ve sivil toplum örgütleri neden hava kirliliğini azaltmak istiyor? Ana nedeni insanların sağlığını iyileştirmek fakat, parçacık konsantrasyonlarını azaltmaya çalışarak bu sorunu hafifletmeye çalışmakla yetinmemeliyiz; daha cesur olabiliriz. Daha ileriye gidebilmek için heyecan verici bir opsiyonumuz var : temelden başlayarak şehirlerin çalışma şeklini yeniden düşünmek.
Çelişkili bir biçimde hava kirliliği, halk sağlığını ve altyapıyı dönüştürmemize ve gelecekte şehirleri tasarlama yollarımızı değiştirmemize neden olabilir.
Şu anda emisyonları azaltma veya daha temiz ve daha verimli yakıtlar geliştirme yollarına odaklanmak için çok zaman harcıyoruz. Kanun koyucular dünyanın farklı şehirlerinde harçlar ve vergiler topluyorlar ya da eski araçları yasaklıyorlar. Otomobil endüstrisi ise daha çevre dostu olan hibrit ve elektrikli araçlarda bir patlama görüyor.
Elbette, bu çözümler şehirlerimizin havasını temizlemede önemli bir rol oynamaktadır. Fakat şehirlerde yaşayan insanların sağlığına ve refahına daha bütünsel bir yaklaşım geliştirmek için büyük bir fırsatı kaçırıyoruz.
Örneğin, sokaklarımızın amacını yeniden düşünürsek ne olur? Sokaklar gerçekten sadece A noktasından B noktasına arabalarımızla gitmek için mi varlar? Ya da, çocukların oynayacağı ve komşuların buluştuğu, yürüyüş yapılacak ve bisiklet sürülecek bir yer olarak görebilir miyiz sokaklarımızı?
İnsan Sağlığına Etkisi
Arabaları şehirlerden uzaklaştırmanın emisyonları azaltmanın yanında sayısız faydaları vardır. Londra’daki araştırmacılar, emisyonların azaltılmasının insan sağlığına etkilerini iki farklı yöntemle incelediler. İlk senaryo teknoloji odaklı bir politika kullanıyordu, ikincisi ise araba kullanmak yerine yürümeyi ve bisiklet sürmeyi teşvik etti.
Her iki senaryo da benzer seviyelerde geliştirilmiş hava kalitesi ile sonuçlandı. Ancak, insanları yürümek ve bisiklete binmek için teşvik eden yöntem, artan fiziksel aktiviteden dolayı insan sağlığının iyileştirilebilmesi nedeniyle 30 kat daha fazla fayda sağladı.
Ne yazık ki, mevcut hava kirliliği seviyeleri insanları dışarıdaki havanın tadını çıkarmaktan ve düzenli egzersiz yapmaktan alıkoyabiliyor. Londra’da yapılan yeni bir çalışma, Hyde Park’ta yapılan bir yürüşle Oxford Street boyunca yapılan bir yürüyüşün sağlık etkilerini karşılaştırdı. 60 yaş üstü insanlar için, toksik hava kirliliği yapmış oldukları fiziksel aktiviteden aldıkları bazı faydaları sıfırladı. Aynı şekilde, Delhi, Pekin gibi dünyanın en kirli bazı şehirlerinde her gün 1 saatten uzun bir süre boyunca bisiklet sürmek size fayda sağlamak yerine zarar verebilir.
Yaklaşık 200 yıl önceki halk sağlığı uzmanlarının yapabileceği gibi bizim de halk sağlığımızı iyileştirmek için şehirlerimizi yeniden tasarlama fırsatımız var. Umuyoruz ki o noktaya ulaşır ve sokakların ve mahallelerin yalnızca otomobiller için olmadığı, insanlar için bir yaşam alanı olduğu bu yeni vizyonu anlayabiliriz. Neden şimdi aksiyon alıp meyveleri toplamaya başlamıyoruz?
Kaynakça:
What would happen if we removed cars from cities?
Benzer Yazılarımız İçin: