Sıfır Atık üzerine araştırırken, kafa yorarken, karşıma çıkan çirkin insan gerçeği ve onun gezegendeki kocaman ayak izi içimi sıkıyor çoğu zaman. Sürdürülebilir yaşam için ‘ne yapabilirim’i araştırırken, ‘ne yapmışız’la yüz yüze geldiğimde tüm çabalarımın yetersiz kalacağı hissi kaplıyor içimi. Yine de, birazdan bahsedeceğim, kısa zaman önce Internet’te karşılaştığım bir çalışma gibilerini görmek, dünyayı biraz olsun yaşanılır kılıyor benim için. Başlığı hemen dikkatimi çekiyor: ‘The Book That Grew’, yani, tam karşılığı olmasa da, ‘Yetiştirilmiş Bir Kitap’. Daha doğrusu, toprakta yetişmiş bir kitap. Çok heyecanlandırıyor bu beni. Haberi okumak için girdiğimde ise sayfada kampanyanın videosu başlıyor ve iyice içime dokunuyor. Yola çıktığı amaç, konuya yaklaşımı ve kısacası her şeyiyle ilham veriyor bana, dünyada iyi bir şeyler yapmak için çağrıda bulunuyor sanki.
Zamanın izlerini, insandan, yaşamdan dokuları ve evrende sonsuza kadar dolaşacak hikâyeleri barındıran sayfaların, yaşamın temel kaynağı olan topraktan geliyor olması daha da evrensel kılıyor bu kitabı. Yüzyıllar boyu, toprağın bize sunduğu, belki de doğanın en yüce varlığı olan ağacı keserek ürettiğimiz kâğıt sayfalardansa, bir kez olsun toprağın güzelliğine el sürmeden, sunduğunu iştahla tüketmeden bir şeyler üretebilmek çok değerli. Zaman içinde sayfaları sararıp solacak, yıpranacak bir kitap, geldiği ve geri döndüğü yerle ilahi bir bağ kurduğunda, dünyevi olmayan bir form kazanıyor dünya üzerinde. İşte o zaman, var olduğu ve yok olduğu yerin birleştiği noktada, organik bir döngünün parçası oluyor. Sürdürülebilirlik bu işte! Kendisinin atığı yine kendisini var ediyor.
Toprak bir mucizeye filiz veriyor ve “10 | The Book That Grew” oluşuyor. Sürdürülebilir yaşam için hem çok sembolik, hem de yaşama bir o kadar yakın, tam kalbinde bir yere oturuyor. Dünyanın ve insanın en yakın dostu kitap, gerçek anlamda hayat buluyor ve sürdürülebilirliği en temel formuyla anlatıyor hepimize!
Kaynak:
10: The Book That Grew